RAPOR
GÜNCE
ÇAĞRI METNİ
NEVZAT SAYIN,
HERKES İÇİN MİMARLIK DERNEĞİ
15-30 /07/ 2019
MİMARLIK
ÇAĞRI METNİ
*
"Büyükşehir yasası" ile köyler kentin mahalleleri haline getirilip, kentin imar kurallarıyla yapılandırılmaya çalışılırken köylerin 'köy olma nitelikleri' de yok olmaya yüz tuttu. Kendine has nitelikleriyle kendilerine özgü yaşama, yapma alışkanlıkları olan köylüler değişen koşullara nasıl uyum sağlayacaklarını düşünedursunlar, "taşımalı eğitim" denilen tuhaf, toptancı eğitim anlayışıyla köy okulları işlevsiz kaldı ve köylerin kimsesiz kalmasında bu kararın büyük payı oldu.
Giderek ıssızlaşan köylerin sesi soluğu kesilen yapıları olan ilkokulların hemen hepsi bomboş duruyor ve giderek modern zamanların kırsal kesim harabelerine dönüşüyor. Kullanılmayan, boşaltılan yapıların küstüğü söylenir. Bu yapı bir ilköğretim okulu olduğunda küskünlüğü daha da artıyor olmalı.
Mimarlık çalışmalarımızı sürdürdüğümüz Yahşibey, İzmir'in Dikili ilçesinin 25 köyünden biri ve her iki okul yapısı da terkedilmiş durumda. Diğer köylerin de durumu aynı. Bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz Yahşibey çalışmalarında farklı çalışmalarımızın yanı sıra her iki okul için de yeni kullanım önerileri üzerinde de çalıştık ama bu kez sadece artık okul olarak kullanılmayan bu terk edilmiş okul yapılarına odaklanmak istiyoruz.
Bu istek, Bütün Çocuklar Bizim Derneği ile Emre Senan görüşmelerinden çıktı ve sonra bu görüşmelere konu ile ilgili 2012 yılından beri "Atıl Köy Okulları" isimli bir proje yürüten Herkes İçin Mimarlık Derneği de katıldı. Birkaç gün önce yaptığımız ortak bir toplantıda bu yapıların yine çocuklar için kullanılması üzerine konuştuk ve bu konuda çalışmaya karar verdik. Bu dönem asıl meselemiz bu olacak.
Ama her dönem olduğu gibi, bu dönem çalışması içinde de gelenek, zanaatkarlık, teknoloji, yerellik, iklim, antikite, göç, komşuluk, paylaşım, karmaşıklık, basitlik, kutlamalar, törenler, mimarlı ve mimarsız mimarlıklar gibi konular üzerinde tartışıp konuşabileceğiz.
Dikili köylerini görüp çalışmalarımızın hem kendine has hem de başka köyler için model oluşturulabilecek yönlerini bulup, anlamaya çalışacağız. Anlamaya çalışırken zihnimizi açmak için hemen yakınımızdaki Bergama ve Aigai antik kentlerini görmemek olmaz çünkü ileri doğru yaşasak bile geriye doğru bakarak anlıyoruz.
Dönemin sonunda Yahşibey Okulları için geliştirdiğimiz öneriler doğrudan çalıştığımız köy için olmakla birlikte dolaylı olarak başka köyler için de ipuçları taşıyor olacak. Gerçekleşmeye çok yakın duran bu dönemin mimari tasarım çalışmasında görüşmek üzere.
Gün #1
Yahşibey Köyü'nde ilk günümüz ancak 10 yıldır buradaymışız gibi. Bugün daha da eski zamandan beri burada olanları, yani Ege'nin antik kentlerini görmek için harekete geçtik. Önce Aigai, keçiler yurdu! Ege coğrafyasının ortasında kendini yıllar boyunca bizden gizlemiş. Dağın dikleşen yamaçlarında bu kadim antik kente ayak bastık. Güneşin en tepede olduğu vakitlerde direksiyonumuzu antik başkent Bergama’ya döndürdük. Yeni Bergama şehrinin sokakları arasından dağın tepesine yerleşmiş antik kente tırmanmaya başladık.
Asklepion,Kızıl Avlu ve Bergama! Her şeyle iç içe sessiz bir şekilde yaşayan yerler. Bir yanında Osmanlı Devleti'nden kalma mahalleler, daha ileriye gidince ise çağdaş yapılar. Gezi rotası, tarihin en eskisin katmanından günümüzün en yeni yerlerine doğru... Tarihin içindeyiz, burası Ege...
Gün #2
İkinci günün güzel sabahı. Yer yöre Ege, Dikili. Denize bakan yamaçlarda köyler var. Birbirinin yanına tepelerin arasına yerleşmiş, kurulmuş. Keşfetmek için bugün yola çıkıyoruz. Doğanın kucakladığı ancak insanların terk ettiği köyleri birer birer gezdik:
Merdivenli, Katıralan, Esentepe…. Deliktaş, Çandarlı Yaylayurt. Sonrasında Denizköy’de yemek molası. Sahil köyü olan Bademli. Saman dolmuş, terk edilmiş, işgal edilmiş okullar. Kaybolmakta olan gelenekler var, halıcılık gibi.
Sonrasında Mazılı, Çağlan, Samanlık köyü. Her bir okulun gepgeniş arazileri var. Bahçesi, çeşmesi, lojmanları var. Yüksekteki köylerden daha aşağıdakilere doğru gidiyoruz. Yenice, Kocaoba, Kızılçukur. İslamlar, Kabakum, Kıratlı köylerinin okulları halen açık.
Salihler ve Bahçeli köyleri son duraklarımız. Salihler köyünün ortaokulu bile var. Gezimiz tüm köyleri içerdi. Bazıları depo, çöplük ve ahır olarak kullanılıyordu. Bazıları ise halen eğitime devam ediyor ve faal kalmak istityordu.
Bizim için atıl köy okulları bir sürü anılara sahipti.
Köylerdeki sessizlik can sıkıcı ve bunaltıcı geliyor. Yaşlılar için yabancıdan çok misafir gibiyiz. Sadece anılardan konuşabildik onlarla. 20 köy gezdik. Ege bölgesinin güzel gökyüzünde köy yolları bulutluydu.
Köyleri geride bıraktık. Güneş batmaya başladı. Günümüz köylerdeki insanları ve atıl okulları anlamak ile geçti. Eve geri dönük ve hep birlikte günü, köyleri ve atı köy okullarını tartıştık.
Gün #3
Huzurlu bir sabah, Yahşibey'deki köy okullarını gezmeye çıktık. Hep birlikte iki okulu da inceledik. Okullar şimdilik atıl durumda ve kullanılmıyor. Bir tanesinin içinde de koyunlar ve keçiler otluyor. Öğlene kadar okulları gezip fotoğraf çektik. Güzel bir öğle yemeğinden sonra da Herkes için Mimarlık'tan Emre sunum yaptı. Önceden dönüştürdükleri okulları ve bazı yenileme-onarım çalışmalarını anlattı. Akşam yemeğine kadar bir daha Yahşibey köy okuluna gittik ve biraz daha orada çalışarak orayı ve oranın ne olduğu hakkında düşünceler edindik. Akşam yemeğinden sonra ise köy okullarını tartışmaya açtık ve ne yapılabilir diye düşündük. Dikili köylerinin okulları ile ilgili düşünceler havada uçuştu ve belgeleme önerileri sunuldu ve üretilmeye başlandı. Sonrasında genel bir temizlik yapılarak günü bitirdik.
İlk 3 Gün
Gün #4
Artık bugün teknik işlerle ilgilenmeye başladık. Kahvaltı sonrasında rölöve çalışması ile başladık. Teknik ekipmanların ağırlığı bir kez daha bizi zorladı. Rölöve, daha önce hiç deneyimlemeiş olanlar için de öğrenilmesi güzel ama bir o kadar da yorucu bir şey oldu. Öğlen sıcağından sonra yemek çok iyi geldi bize. Rölöve almaya devam ettikten sonra mangal için tekrar eve döndük. Güzel bir akşam yemeği oldu. Toplu bir şekilde yine köy okuluna ve köye neler yapılabilir diye konuştuk. Sonrasında kafa dinlemeye ve sohbet etmeye devam ettik...
Dördüncü Gün
Gün #5
Uyandık. Kahvaltıdan sonra Emre Senan bizi Selda hanım ile görüştürdü. Selda hanım bir eğitimbilimci. Çeşitli sorular ile birlikte çocuklar ne ister, çocuklar nasıldır gibi sorular ile sohbet ettik. Öğle yemeğinin ardından Selda Hanımın anlattıkları üzerinden tartışma açtık. İşlerimizi aksatmadan rölöve işini bitirmeye çalıştık. Sonrasında da ölçümlerimizi bilgisayarda işleyerek proje altlığı hazırladık. Günün sonunda ise köylerdeki okul tipleri ile ilgili eskizlerimizi çizimlerimizi güzel bir harita üzerinde işledik. Sonrasında ise gece vaktini sessiz bir şekilde müzik ile geçirdik…
Beşinci Gün
Gün #6
Güzel uyandık ancak yorgunluğumuz gittikçe artıyordu. En azından geç uyanmalar bunu gösteriyordu. Sabah kahvaltısından sonra yine genel bir tartışma ile, bu köy okullarını ne yapılabilir hakkında konuştuk. Öğle yemeğinden sonra serbest çalışmalara, eksikleri tamamlamaya, birazda okumaya verdik kendimizi. Birkaç kişi köye indi ve köylü ile sohbet ederek köyü daha iyi anlamaya çalıştı. Bugün biraz dinlenerek biraz çalışarak geçirildi. Sıcak havanın etkisi ile bol bol havuza girildi.
Gün #7
Sessiz ve hızlı bir kahvaltı ettik. Hemen ardından akşamki teslim için sabahtan çalışmaya başladık. Adeta evin içine kapandık ve sürpriz bir öğle öncesi sunumu ile sarsıldık. Cenk bizi epey zorluyor. Öğle yemeğinden sonra serbest bir şekilde ikili gruplar halinde çalıştık. Bugün sadece serinlemek için havuza girdik. İlerleyen günler daha yoğun olacak gibi. Gece 1'de ise sunum yaptık. Bunaltıcı olması zevk vermeye başladı.
İlk Haftasonu
Gün #8
Bugün sabahtan hızlı bir şekilde dün hazırladığımız konseptleri oturtmaya uğraştık. Mekansal karşılıkları bulmak, hepimizi zorlayan bir süreç olabiliyor. Çok girdili tasarımın optimum çıktısı üzerinde düşünmenin zorlayıcı bir süreç olduğu aşikar. Öğleden sonra denize girdik. Denizköy’de denize girerken bile köyler içinde kalmamızın ayrı bir önemi var bağlamımızı anlamak için.
Denizden sonra yemek hazırladık, yemeğin hemen arkasında ise o yorgun argın tavrımızın tam tersi enerjik bir şekilde sunum yaptık. Sunumlar hep eğlenceli ve öğretici oluyor Yahşibey’de.
Sekizinci Gün
Gün #9
Bugün sabahtan itibaren akşam yapacağımız fikir sunumu için çalışmaya başladık. Üretteceğimiz sunumun sade ve anlaşılabilir olmasına özen gösterdik. Bu, fikir projelerinin anlatımı için önemli bir nokta. Öğleden sonra bulduğumuz bir aralıkta hep birlikte havuza girerek, su topu oynadık. Çalışma arasında tazeleyici bi unsur olarak havuzu kullanıyoruz.
Dinlendikten sonra, sunumlar için prova yaptık ve sunumlarımızı 6 dakikada sunmaya özen göstererek eksiklerimizi gördük. Sunum için çalışmak, sonuç ürün için çalışmak ile benzer özellikler gösteriyor. Proje tasarım sürecinde de, sunumu hazırlarken de bir son ürün hedefiyle çalışıyorsunuz. Sunumdan sonra İpek'in doğum gününü kutladık. Hem eğlenceli, hem de üretken bir gün oldu.
Gün #10
Bugün sunum için harıl harıl çalıştığımız bir gündü. Normalde aralar vererek, havuza girerek çalışırken bugün ara bile vermeden çalıştık. Masalarımıza yaklaştığınızda hepimizin yoğun bir konsantrasyon ve ilgiyle işlerine daldıklarını görebilirsiniz. Fikirlerimiz, artık mekanlaşmaya başlıyor. Sunum esnasında Nevzat Hocamızın verdiği Kars’taki Peynir Müzesi örneği bizim konu hakkında epey aydınlattı. Emre Hocamız grafik dil konusunda bizi epey eleştirdi. Mimarlık öğrencileri olarak grafik dilimize daha dikkat etmemiz gerektiğini hepimiz öğrenmiş olduk.
Dokuzuncu ve Onuncu Gün
Gün #11
Güzel bir Yahşibey sabahına uyandık. Hızlı bir kahvaltıdan sonra Nevzat Hoca'nın çizip tasarladığı evleri gezdik. Sonrasında hep birlikte atıl okulları bir daha gezdik ve potansiyellerini tekrar değerlendirdik. Artık köy halkına ve gelecek olan misafirlere yapılacak olan sunumun vakti yaklaşıyor. Akşam vakitlerine doğru Nevzat Hoca ile birlikte sunumları değerlendirdik. Akşam yemeğindeki sardalyalar ile birlikte hepimiz bolca eğlencenin tadını çıkardık. Helva ile de bu eğlenceyi taçlandırdık. O kadar lezzetliydi ki dans etmekten kendimizi alıkoyamadık. Saat 12'ye geldiğinde bu keyifli geceyi sonlandırdık.
On Birinci Gün
Gün #12
Boğucu bir günde uyandık. Hava iyice bunaltıcı olmaya başladı. Dünden ötürü geç kahvaltı ettik ve güne geç başlamış olduk. Kahvaltıdan sonra öğle yemeğine kadar çalışmalarımızı sürdürdük. Akşama kadar çalışmalarımızı sürdürdük ve yine bir prova gibi gece 23.00'a doğru Emre Bey ve Nevzat Bey ile tartıştık. Sunumlarımız hakkında biraz daha çalıştıktan sonra geceyi Nevzat Bey ile sohbet ederek bitirdik.
Gün #13
Bugün sunum günü, kahvaltımız bile akşam hazırlığının beklentisinin gölgesinde kalmakta. Çabucak yapılan bir kahvaltıdan sonra son hazırlıklar için çalıştık. Öğle yemeği de haliyle kısa tutuldu. Sunum hazırlıkları yavaş yavaş bitirildi ve akşam sunumu için atıştırmalıklar hazırlandı.
Şimdi Yahşibeylilere sunum yapma zamanı.Sırasıyla atölye katılımcıları işlerini ve bakış açılarını anlattı. Güzel bir sunumun ardından misafirlerle bir güzel yiyip içtik. Misafirler ayrıldıktan sonra ise kendi aramızda iki haftalık çalışmamızın değerlendirmesini yaptık. Geceyi hoş bir sohbet ile tamamladık. Günü ise film karşısında uyuya kalarak bitirdik.
On Üçüncü Gün
Gün #14
Sunumun ve kutlamanın etkisinde bir güne uyandık. Doyurucu, yüksek sesli bir kahvaltı yaptık. Ardından tamamlamamız gereken sunum dosyaları ve belgeler için çalışmaya başladık.
Havanın bunaltıcı sıcaklığından dolayı herkes gölge alanlara yerleşmeye çalışarak işlerine devam etti. Akşamüzeri havuzda serinledik. Mangalı bir kez daha yaktık ve akşam yemeğimizi yedik. Sonrasında dosyaları ve belgeleri tamamlamak için masa başına oturduk.
Gün #15
İyice kendimizden geçtiğimiz ve son gün olmasının verdiği hüzün ile evi temizlemeye başladık. Hep birlikte ev temizliğini yapıp, bir yandan da hazırlanması gereken işleri düzenledik.
Temizlik erken bitti ama kitapçıkları ve günceleri hazırlamak epey uzun sürdü. İpek ve Ece okulu erken terk ettiler. Bu bizi üzdü. Akşama doğru son işleri de hallettik. Yarın sabah okuldan ayrılıyoruz. Ekipteki herkes kendi yoluna gidecek ama belli ki tekrar birleşilecek.Geçen 15 günde kurulan arkadaşlıklar belki de bitmeyecek. Yakın bir zamanda tekrardan görüşeceğimizi biliyoruz.
Güzel geçen günler güzel günler getirsin bizlere.